Kalben: Müzik açlıkta, işsizlikte, umutsuzlukta hiç bırakmadı beni

◊ Aynı anda ayrıca kitap hem albüm çıkarmak… Açgözlülük mü, dolup taşmak mı?
– Mecburiyetti, birikmeydi, taşmaydı… Senelerdir bir roman tutuyordum içimde. Dışarı çıkardım. Albüm de müzisyen ve sahne emekçilerinin değil sayıldığı ve değil olduğu kriz senelerinde bizleri hayata bağladı ekipçe. Birbirlerini tamamlıyorlar. İyi ama böyle bir şeyi yapan birincil Türkiye vatandaşı ben oldum diye de bencilce haz alıyorum.

◊ Kitabınız “Eski Dünyanın Yangını”nda onlardan “en eski arkadaşlarım” diye bahsediyorsunuz. Hangisiyle küsmek daha şiddet olurdu: Sesler mi, sözcükler mi?
– Sözcüklerle. Saatlerce sessiz otursam bile aklımda her zaman uçuşuyor sözcükler. Günlük akışta ilgimi çeken bir sahneyi zihnimde yazıp duruyorum. Durmuyor böylece o içsel yazma ve tavır.

◊ Fazla minik yaştan beri müzikle ilgileniyorsunuz ama Bilkent’te milletlerarası ilişkiler okudunuz. Kafa karışıklığı mı, kaderin cilvesi mi?
– Müzikle böyle bir yolculuğum olacağını tahmin etmezdim. Rahmetli annem Türkiye’de artist olarak ekmek parası kazanamayacağından, resim öğretmeni olmuş bir sanatçıydı. Sanata iş gözüyle bakmamı istemezdi. Diplomat olmamı istiyordu, ben de ona istediğini vereyim diye o bölüme girdim. Ben okurken annem rahmetli oldu. Dilediğim gibi dersler aldım, yüksek lisans tezimi “yadigârlar ve hatıra saklamanın yolları” üzerine tamamladım. İşlere girip çıktım sonra. Belirsizdi geleceğim. Müzik, ofisten döndüğüm bitik günlerde beni bırakmadı. Açlıkta, işsizlikte, umutsuzlukta da hiç bırakmadı beni. Sonradan da içine aldı. Herkese böyle bir çaba, arkadaş dilerim. Müziğin bana olduğu gibi.

“Tarık Akan’ı ellerini kirletmekten, kötü bir şey söylemekten, gerçeklerden bahsetmekten korkmayan birine benzetmiştim hep. Okudum da onu, kitabını. Pek daha derinden tanıdım. Severim çok. Işıklar içinde uyusun.”

◊ Daha önce yaptığınız işlerden hangisinin müziğinizde daha çok yansıması var: Yazarlık mı, tercümanlık mi?
– Yazarlık… Çeviri alanlarım servet hukukundan tıbba uzandı ama şiirsel yahut yazınsal eserler hiç çevirmedim.

◊ Her ikisini de söyleyen var. Yaptığınız müzik… Indie mi, arabesk mi?
– Şöyle tanımlama edeyim: Kendi hikâyelerime melodiler, sesler ve atmosferler arıyorum. Birlikte ürettiğim müzisyenlerle şekillenmeye ve öğrenmeye çalışıyorum. Folk ve bağımsız dinamikleri olan, pop ve rock gibi başlıca akım türlerden de özgürce beslenen bir müzisyenim.

◊ Ankara kızısınız. Bir müzisyen hangisinde daha çok beslenir: Başkent mi, İstanbul mu?
– Ankara’da 18-25 yaşlar aralarında yaşadım. İstanbul’da 25-36. Bana tarafından fazla başka zamanlar. Diğer ilhamları, us ve his yapıları var. Fiziksel manevi koşulları da öbür. Birinde öğrenciydim, öbüründe yetişkinim, ücret mükellefiyim. İkisini de seçerim beslemek konusunda.

◊ İstanbul’un… Anadolu Yakası mı, Avrupa Yakası mı?
– Avrupa. Beşiktaş’tan Karaköy’e, oradan Sirkeci’ye, oradan Gülhane’ye… Fazla severim.

GÜNDELİK HALLER

Lüks olmayan bir müzisyen hayatım var

◊ Çocukken Fındık’ınız, hemen de kedileriniz varmış. Kedi mi, köpek mi?
– Tümü! (Gülüyor) Lüks olmayan bir müzisyen hayatım var diye köpek ailesi olamıyorum. Turnedeyken ne olacak endişesi… Deli kedilerimleyiz şimdilik.

◊ Evdeki halinizi hangi üçlü daha iyi tanımlar: Telefon-YouTube-sosyal medya mı, pijama-terlik-televizyon mu?
– Aralıksız çalışıyorum ben. Telefon, Instagram, Facebook, mail, Twitter; TikTok da geldi şimdi. Hepsinin sorumluluğu bende. Pijama giymem bile, uyku zamanını bulur birçok vakit.

◊ İlham hangisini daha fazla sever: Gündoğumu mu, günbatımı mı?
– Bana hiç ayrım etmiyor Savaş. Her an, anlatılmaya bedel bir şey olabilir.

◊ Fazla fakat bıktırıcı ahali mı, olumsuz ama ilginç halk mı?
– Pozitif ve garip insanlarla çevrelendiğim ve şükrettiğim bir yaşamım var.

KÜÇÜK KEYİFLER

Denizlerde dolaşayım özgürce…

◊ Bodrum mu, Çeşme mi?
– Bodrum. Çünkü güzel konserlerimiz, anılarımız var.

◊ Tren yolculuğu mu, gemi yolculuğu mu?
– Gemi olsun. Denizlerde dolaşayım özgürce… (Gülüyor)

◊ Çaycı mısınız, kahveci mi?
– İkisini de hiç aramam. Pas geçelim bunu.

◊ Tavla mı, satranç mı?
– Tavla. Rahmetli babamdan öğrendiğim nadir şeylerden…

◊ Twitter mı, Instagram mı?
– Instagram. Fazla eğleniyorum ve bir sürü arkadaşım var hissindeyim.

İhtiyaç duyduğumda aşkı taklit edebilirim

ÖZEL MESELELER

◊ Sahnede hangi dekoltenize daha çok güvenirsiniz: Sırt mı, but mı?
– Bacaklarıma bayılıyorum görebildiğim için. (Gülüyor) Sırtımı ekip arkadaşlarıma uygulamak yerine sütunlarımı konsere gelen herkesle paylaşmak daha eğlenceli.

◊ Yılın hangi dönemi daha romantik? İlkbahar-yaz mı, güz-kış mı?
– İlkbahar-yaz. Daha serbest ve hareketliyiz insan alemi olarak. Bana bu iki şey romantik geliyor.

◊ Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?
– Ajda… “Son Yolcu” en sevdiğim yâd şarkılarından biri.

◊ Kitabınızda yaşadığınız erkek şiddetine yer vermişsiniz. Hangisiyle düet yerine getirmek yaralarınıza daha iyi gelirdi: Whitney Houston mı, Tina Turner mı?
– Tina Turner. Hayatımın aşklarından. Onu öldürmeye çalışan bir adamdan kurtulup bütün yaşantısını ve kariyerini dönüştüren bu müthiş kadına basın, senelerce çektiği işkenceleri ve o katil adayı adamı, yani eski kocasını, sormayı sürdürmüş, Tina Turner’ı travmasıyla kesintisiz yüz yüze getirmiş. Medya dilinin kadınlara, bilhassa mağdur/kurban durumunda olanlara hangi ün/zenginlik seviyesinde olursak olalım, ne dek dışlayıcı, kötücül ve kişisel olarak hayatında deneyimlediği şiddetin bir diğer şekliyle yaklaştığının bir acı örneği.

◊ Bağışlamak mi, hatırından çıkmak mı?
– Hatırlamamak. Bağışlamak benim bir insan olarak görevim yok bana tarafından. Etkileri silmek, rahatlatmak, bir nevi unutmak daha mütevazı bir teşebbüs.

◊ Aşkın karşıtı: Korku mi aldırmazlık mı?
– Aldırmazlık.

◊ Hangisini seçim edersiniz: Tek başınıza ağlamak mı, birinin yanına gözyaşı dökmek mı?
– Tek başıma… Biriyle ağlarsam sonradan onu güldüreyim derken ağladığımı unuturum.

◊ Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?
– İkisinin de aklını okumak istemem. Serbest iradeye müdahaleye karşıyım.

◊ Aşkta herif kuş musunuz, çantada keklik mi?
– Nadir âşık olurum. Aşkın hallerini iyi bildiğimden gereksinim duyduğumda onu taklit edebilirim de. Birinin aşkına yanıt verip, münasip ilişkilerde ruhsuz temaslar hazırlamak bana imkânsız geliyor. Bir tarafın kovalayan olduğu ilişkiler de bana uymaz. Herkesin emek ve sevgi yatırımı yapmasından yanayım.
Âşıkları aileleri de, dostları da, toplum da desteklemeli bence. Aşka hepimiz iyi bakmalıyız. Dilerim yani…

HİÇ PALDIR KÜLDÜR HIZLI HIZLI…

◊ Az tanıdığınız birine… Telefon açılmak mı, mesaj atmak mı?
– Mesaj.

◊ Birinden caymak zorunda kalsaydınız… Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
– Kırmızı.

◊ Güneş mi, ay mı?
– Güneş.

◊ Mantık mı, içgüdü mü?
– İçgüdü.

HAYAT BİLGİSİ

Para hür zamanımı satın almama yarıyor

◊ 17 Ocak, Oğlak kadını… En çok nesinden çektiniz: Mesafeli görünmekten mi, aşırı eli açıklıktan mı?
– Eli açıklıktan lakin pişman da değilim. Bana hayatta nelerin gerçekten kıymetli olduğunu, parayla var edilemez güzelliklerin varlığını öğretti bu yönüm.

◊ Para saadet getirir mi, getirmez mi?
– Nasıl bir saadet arayışında olduğuna tarafından değişir. Benim aradığım saadet serbest, tutarlı ve hayallerinden, inandıklarından, düşüncelerinden vazgeçmemiş biri olmakla alakalı. Parayla böylece alakası değil. gerçi para özgür zamanımı satın almama yarıyor. Bir dostu görmeye gidebilmek, bir salı öğlenini yürüye yürüye avarelikle geçmek ya da üç gün kitap okumak… Bunlar gerçekten paradan bağımsız mutluluklar, fakat bunları yapacak zamanı satın alamıyoruz köleci ve vahşi kapitalist sistemimizden.

◊ Bir şeyi gece aranje etmek mı, sabahleyin aranje etmek mı?
– Planları kurmaya gece başlarım. Kararlarımı sabahtan netleştiririm.

◊ Zamanda gezi mu, zamanı durdurabilmek mi?
– seyahat etmek… Yazarak ve müzik üreterek zamanda yolculuktayım gibi hissediyorum zaten. (Gülüyor)

 

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir