Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yayımladığı mesajında, mübarek üç aylara kavuşmanın mutluluk ve heyecanını yaşadıklarını belirtti. Dün başlayan Recep ayı ve bugünkü Regaib gecesi ile birlikte rahmet, bolluk ve mağfiret iklimine girmiş olacaklarını açıklayan Erbaş, şunları söyledi: “İbadetlerimizle bizleri manen dirilten, iyiliklerimizle ahlaken olgunlaştıran, hayır ve hasenatımızla kardeşliğimizi pekiştiren böyle bir mevsime bizleri her tarafta kavuşturan Rabbi’mize baki hamd-u senalar olsun. Ulu Rabbi’miz, Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette zamanın önemine dikkat çekmiştir. Bu ilahi ikazları sezgi eden müminler, zamanı, tükenmekte olan eşsiz bir anapara bilip her anını en hoş şekilde değerlendirmenin gayreti içerisinde olmuştur. aynı zamanda bir takım zamanlar, şahit oldukları durum ve ihtiva ettikleri kasıt nedeniyle diğer zamanlardan farklı bir değere sahiptir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Ramazan ayının faziletine, Kadir gecesinin önemine ve onun bin aydan daha şanslı olduğuna dikkat çekilmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) de; ‘Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bize kutsal kıl ve bizi Ramazana kavuştur’ duasıyla bu ayların kıymetine sinyâl etmiştir. Bu anlayış ve bilinçle seziş ettiğimiz üç aylar, yaratılış gayemizi tefekkür etme, kulluk sorumluluğumuzu baştan anımsama ve hayatımızın kapsamlı bir muhasebesini yaparak Rabbimizin ebedi rahmetine yönelme namına bizlere sunulmuş büyük bir fırsattır.”
‘HAYIRDA YARIŞMALI VE İYİLİKTE YARDIMLAŞMALIYIZ’
Erbaş, üç ayların her şeyden önce bir arınma ve yenilenme mevsimi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla rahmet, bolluk ve mağfiret doymuş bugünlerde, iman ve kulluk sorumluluğumuzu tefekkür ederek davranışlarımızı gözden geçirmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Pişmanlık, istiğfar ve dualarımızla Rabbi’mize yönelip hayırda yarışmalı ve iyilikte yardımlaşmalıyız. Üzülerek maddeler halinde sıralamak isterim ama, günümüz insanı, umutsuzluk ve kötümserlik girdabında ve manevi bunalımlar içinde bedenen ve ruhen halsiz düşmüştür. Hızın, hazzın ve bireyselliğin revaç bulduğu bencilce bir hayat tarzının mahkumu olmuştur. Böyle bir savrulmanın çepeçevre kuşattığı bir dünyada bizlere düşen, kendimizle yüzleşmek, geçmişimizi muhasebe ederek imanımız istikametinde bir hayat yapı etmektir. Yitirilen değerleri her yerde ihya ederek gelecek nesillere daha hoş bir dünya bırakma hususunda en büyük kılavuzumuz ise İslam’ın evrensel hakikatleri olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt açık havada yaşamış vatandaş ve soydaşlarımızın ve bütün İslam aleminin Regaib gecesini tebrik ediyorum. İdrak ettiğimiz mübarek gün ve gecelerin ilk olarak aziz milletimiz almak üzere Müslümanların birlik-beraberliğine; insanlığın uzlaştırma, rahat ve hidayetine vesile olmasını temenni ediyorum. Ulu Rabbi’miz, bu mübarek gün ve gecelerde yapılacak dualar, ibadetler ve iyilikler hürmetine bizleri, alemi İslam’ı ve bütün insanlığı her türlü kötülükten muhafaza eylesin.”